… Evden ayrıldıktan sonra, tahmin edileceği
gibi, kilo kaybettim. Bir araba kilo. Aslına bakarsanız, hesaplarıma göre tam
iki bahçe arabası dolusu kilo attım. Nereye gitti kilolar? Nereden gelirler
nereye giderler? Yağların oluşması, sonrada yok olması maddenin esrarengiz
davranışlarından biri. Birkaç çatlak izi, bir dolu da büyük boy giysiden başka hiçbir
şey kalmıyor geriye.
“Yakarsın bu yağları” derdi annem, ben de çocuk aklımla koca bir kazana kova
kova yağ boşaltacağımı sanırdım.
Kilolarımdan kurtulduktan sonra garip
bir şey keşfettim: kurtulmamıştım, kilolar kafamda olduğu gibi duruyordu.
İkinci bir benliğim vardı: dev boyutlu, çok güçlü, kendisininkinden başka ahlak
tanımayan, pek az şeye ya da kişiye bağlılık duyan ama bu bağlılığa korkunç
sıkı sarılan bir kadındı bu. Benim
koruyucu meleğimdi; ne zaman yerdeki yarıkların içine kayacak kadar küçüldüğümü
ya da sokakta yürürken erimeye başladığımı hissetsem ona yakarırdım. Ona
yakardığım anda kaslarımın güçlendiğini, içimden bir kahkaha yükseldiğini fark
ederdim….**
**
Jeanette WİNTERSON’ın Vişnenin Cinsiyeti adlı kitabından alıntıdır.
Son zamanlarda keyifle okuduğum
kitaplardan bir tanesi oldu “Vişnenin Cinsiyeti”. Bu paragrafı okuduğumda
kendimi düşündüm. Acaba var mıdır ki birisi benim sayemde içinden bir kahkaha
yükselen…
Sevgiler, güzellikler, kahkahalar
hepimizin olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder